
It would be great if you could support us with a small donation.
It might not be much for you, but it would help us providing more and better interviews in the future.
With a little bit of your support we might be able to realize even more!
He became famous with SuG and decided to go his own way. Not only did he continue to produce music, he also cooperated with other artists for their projects! Read our exclusive interview with him about his work!
En yeni faaliyetleriniz hakkında konuşmadan önce, size kariyeriniz hakkında genel sorular sormak istiyoruz. Yurtdışındaki çoğu kişi muhtemelen sizi SuG ile tanıdı. SuG sizin için ne ifade ediyordu?
Benim için her şey SuG ile başladı. Bir müzisyen olarak beni SuG yetiştirdi.
SuG’dan ayrılıp kendi solo projenize başlamak nasıldı?
Şey, evet. SuG’dan o kadar çok şey öğrendim ki, SuG sayesinde yapmak istediğim şeyleri yapmaya başlayabildiğimi düşünüyorum.
Başlangıç nasıldı sizin için? Bir müzik şirketinin desteği olmadan yeniden başlamak zor olsa gerek.
Dürüst olmak gerekirse, şarkı yazmakla, kendi şirketimi kurmakla ve biriken diğer işlerle o kadar meşguldüm ki tam olarak hatırlayamıyorum.
Kulağa gerçekten zor geliyor… Bir gün tekrar kalıcı üyeleri olan bir grupta yer almayı düşünüyor musunuz?
A, bir gün denemek isterim aslında. Son zamanlarda Måneskin dinlemeye başladım ve bu düşünce aklıma gelmeye başladı.
Geçenlerde Tokyo’da konser verdiler, değil mi?
Evet, Toyosu PIT’te sahne aldılar.
Onları canlı izleyebildiniz mi?
Hayır, izleyemedim. Yaklaşan bir konserim vardı o yüzden gidemedim.
Ah, anladım. Kariyerinize geri dönersek, solo projenize başlamanın en zor tarafı neydi?
Solo projem için mi? Bir şirket kurmak (güler).
Müzikle tamamen farklı bir alan, değil mi?
En zor şey müzik yapmak için doğru ortamı yaratmaktı. Çok iyi beceremediğim birçok şey vardı. Hala var aslında.
Müziği çok daha eğlenceli buluyorsunuz sanırım.
Aynen öyle (güler).
Konuyu biraz değiştirirsek, bu yıl sanat hayatınızın 15. yılınızı kutluyorsunuz. Bu oldukça uzun bir zaman! Geriye dönüp baktığınızda bu 15 yıl sizin için nasıl geçti?
Çok zor bir soru. Çok fazla anım var. Sanırım en önemli şey bütün hayallerimin gerçekleşmiş olması. Yapmak istediğim her şeyi başardım. Muhteşem bir 15 yıl oldu benim için.
Müziğe bu kadar uzun süre devam edeceğinizi düşünüyor muydunuz?
Hayır, düşünmüyordum.
Anlıyorum. 15 yıl öncesine göre değişen çok şey olmalı. Sizce bu 15 yılda gerçekleşen en büyük değişiklik neydi?
En büyük değişiklik… Kendim dışında bir şey söyleyebilirsem, bence en büyük değişiklik, yayınlamak istediğim şarkıları büyük bir hızla yayınlayabiliyor olmam derim. Kendime gelince, başlangıçta şarkı bile yazamıyordum. Bu yüzden, sanırım en büyük değişiklik, duygularım hakkında şarkılar yazmayı öğrenmem oldu.
Yazma becerilerinizi geliştirmenizi sağlayan belli bir şey oldu mu, yoksa yavaş yavaş şarkı yazdıkça mı kendinizi geliştirdiniz?
Yavaş yavaş pratik yaparak kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum.
Solo projenizin yanı sıra diğer sanatçılar için şarkı prodüksiyonu, tasarım ve film yönetmenliği de yapıyorsunuz. Başkalarının projeleri üzerinde çalışırken kendi projelerinize göre farklı bir yol izliyor musunuz?
Evet. Öncelikle o sanatçının kendisi ve projesı hakkında, ayrıca projesinde ne ifade etmek istediği konusunda detaylıca konuşuyoruz. Oradan yola çıkarak o sanatçının karakterini projesine olabildiğince yansıtmaya çalışıyorum. En büyük fark bu. Kendi işimi sadece kendi isteğime göre hazırlıyorum. Projenin başrolünün kim olduğuna bağlı olarak farklı süreçler ortaya çıkıyor. Bu süreçte de çok şey öğreniyorum. Çok teşvik edici bir şey.
Harikaymış. Bir proje üzerinde çalışmaya başlamadan önce mutlaka yaptığınız ritüel gibi bir şey var mı?
Evet, şahsen ben çeşitli insanların tanıtım videolarını izleyerek ve kitap okuyarak öğrenen biriyim. Bunu sağduyu ve mantıkla yapabilen insanlar da var ama bence kişiden kişiye değişiyor.
Genellikle hangi müzik videolarını izliyorsunuz? Takip ettiğiniz belli bir sanatçı var mı?
Genellikle her şeyi takip etmeye çalışıyorum: listelerde 100’den 1’e kadar en popüler şarkıları falan. Genel rutinim böyle.
Anlıyorum. Röportajımıza solo projeniz hakkında konuşarak devam edelim. Bu yılın Mart ayında solo projeniz sleepyhead’in sona erdiğini duyurdunuz. Yaptığınız işlerin müzikten ve prodüksiyondan nefret etmenize neden olacağını, artık buna dayanamayacağınızı ve müzikten yeniden keyif almanın bir yolunu bulmanız gerektiğini ifadenizde belirtmiştiniz. Umarız bir kez daha zevk alacağınız bir şeyler bulursunuz. Solo projeniz bittiğinde ilk önce ne yapmak istediğinizi biliyor musunuz?
Şey, gerçekten bilmiyorum. Yapmak istediğim hiçbir şey yok diyemem, ama yapmak istediğim her şeyi hiç zaman kaybetmeden hemen gerçekleştiren biriyim. Bu yüzden de şu anki çevremde yapmak istediğim her şeyi çoktan yapmış gibi hissediyorum. Sonuçta bu 3 yıldır Covid-19 yüzünden yurt dışına çıkamadım. Genelde yurt dışına çok sık çıkan biriyimdir. Yurt dışına çıktığımda Japonya’da yaşayan sanatçıların ve “Takeru”nun gerçekte nasıl kişiler olduklarını keşfedebiliyorum. Kendimi geliştirmek için birçok fırsat da yakalıyorum. Eylül’de, uzun bir süreden sonra ilk defa Amerika’ya gideceğim. Uzun bir aradan sonra tekrar yurt dışına çıkınca ne yapmak istediğimi tekrar bulabileceğimi düşünüyorum.
Konusu açılmışken, Amerika’daki konserlerden ve hayranlarınızdan nasıl bir beklentiniz var?
Tam olarak bu işte. Amerikalılar hakkındaki izlenimim, insanların genellikle türünü gözetmeksizin her müziği dinledikleri yönünde ve bu sayede konserler büyük keşiflere yol açıyor. Böylece ne tür şarkıların beğenildiğini, hangi şarkıların popüler olduğunu, ve ne tür performansların heyecan verici olduğunu öğreniyorum. Bu da esasen deneyim kazanarak öğrenmek demektir ve büyük bir kişisel gelişim sağlar.
Yurt dışında bütün ülkelerde popüler olan şarkınız hangisi?
Ülkeye göre değişiyor. Muhtemelen “R.P.G.” or “gr8story” diyebilirim. Dünya üzerinde en çok anime şarkıları dinleniyor sanırım.
Kesinlikle. Kolay dinlenen şarkılar oldukları için çok popülerler. Biraz da müzik sektöründeki zorluklardan bahsedelim. 15 yıl sonra müzik aktivitelerinize son vermek zor olsa gerek. Aynı şekilde müzik sektöründe yer alıp zorluklarla mücadele eden sanatçılara tavsiyeniz ne olur?
Japon kültüründe müzisyenlerden sadece profesyonel müzisyenlik yapmaları beklenir. Yurt dışına çıktığımda beni değiştiren şeylerden biri de Amerika’da aynı anda birçok farklı işle uğraşan birçok ünlü müzik grubunun olmasıydı. Japonya da bu açıdan yavaş yavaş değişmeye başladı. Ne de olsa, hayatınızı tamamen müzikle kazanmaya çalıştığınızda, müzik bir süre sonra iş gibi gelmeye başlar ve müzikten nefret etmeye başlarsınız.
Haklısınız. Şimdi de albümünüz hakkında birkaç soru sormak istiyoruz. Yıldönümünüzü kutlamak için geçtiğimiz günlerde “STREET GOTHIC STYLE” adlı bir albüm yayınladınız. Albümde bu 15 yıl içinde sizin yazıp bestelediğiniz 18 şarkı yer alıyor. Şarkıların yarısı solo projenizden yarısı da SuG’dan. Her iki projeden de eşit sayıda şarkıyı albüme dahil etmek sizin için önemli miydi?
Farkında bile değildim.
Gerçekten mi (güler)?
Dahil etmek istediğim şarkılara karar verince tesadüfen öyle olmuş.
İnanılmaz bir tesadüf gerçekten. Seçebileceğiniz şarkı sayısı 18’den çok daha fazlaydı eminiz. Hangi şarkıları albüme dahil edeceğinize nasıl karar verdiniz?
Karar veremedim o yüzden de daha önce yaptığım bir konserin set listini olduğu gibi aldım.
Harikaymış. Konser albümü haline mi geldi yani?
Evet. Şarkıları bu şekilde seçtim. Dahil etmek istediğim daha birçok şarkı vardı aslında.
Ne gibi?
sleepyhead’in “akubi_girl”i ya da “HOPELESS”ı gibi.
Kişisel olarak favori şarkınız hangisi?
Bu soruyu bana çok soruyorlar ve cevabım da şu ki favori ya da bir numaralı şarkım yok. Bu üç çocuğunuzun arasından favorinizi seçin demek gibi bir şey (güler). Böyle bir soruya cevap veremem, çok yanlış olur cevap vermek. Yine de hangi şarkıların herkesin favorisi olacağını az çok tahmin edebiliyorum.
Bize de söyler misiniz?
Herkesin sevdiği şarkı muhtemelen “SAKURA AME” (桜雨). Ancak, yine vurgulamak istiyorum ki benim favori bir şarkım yok.
Şarkıları yeniden düzenlemek zor muydu?
Şarkıları yeniden düzenlemek genel olarak zor oluyor çünkü geçmişteki kendimle yarışmak zorunda kalıyorum.
Özellikle de SuG şarkılarında elektro dokunuşlarda bir artış var, değil mi?
Evet. Şu anki müzik zevkime göre düzenledim.
Elektro tarzını seviyorsunuz o zaman?
Evet. Hip-hop ve elektro seviyorum.
Sevdiğiniz başka müzik türleri de var mı?
EDM gibi tekno müzik seviyorum. Bu türden çok ilham alıyorum.
Best of albümünüz için şarkıları yeniden düzenlerken hangi noktalara odaklandığınızı anlatır mısınız?
Melodiyi asla değiştirmiyorum. Aynı şey şarkılar için de geçerli. Şarkıların girişlerinde ya da ana cümlelerinde hiçbir değişiklik yapmamaya karar verdim.
Albümünüz için neden “STREET GOTHIC STYLE” başlığını seçtiniz?
Street Gothic bir alt kültür, ve bence bu 15 yılda yaptığım işleri en iyi yansıtan şey bu.
TeddyLoid ve coldrain’den Katsuma gibi birçok kişi albümün prodüksiyonunda rol oynadı, değil mi? Bu insanlarla birlikte çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Evet. En büyük sebebi arkadaş olmamız.
Anlıyorum. Yani, bir gün birlikte takılırken “hadi bir işbirliği yapalım” dediniz, öyle mi?
Çoğu zaman öyle gerçekleşiyor zaten.
Kulağa harika geliyor. Sırada, albümün kapağınızla ilgili konuşmak istiyoruz. Kelebekleri seviyor gibi görünüyorsunuz.
Doğru. Dövmelerimde bile kelebek var.
Dövmelerinizi albüm kapağında da kullandınız mı?
Evet, genellikle simgem olarak kullanıyorum.
Albüm kapağı birbiriyle hiçbir alakası yokmuş gibi görünen birçok farklı şeyden oluşuyor, çilekler ve neşterler gibi. Ancak, bir araya geldiklerinde resmi tamamlıyorlar. Albüm kapağının arkasındaki hikayeyi anlatır mısınız?
Son 15 yılda çeşitli promosyon videolara dahil ettiğimiz şeyleri kullandım.
Ah, anladım. Çilekler hangi videodan mesela?
SuG’un “GIMME GIMME” (ギミギミ)’sinde kullanmıştık.
15TH ANNIVERSARY LIVE TOUR「STREET GOTHIC STYLE」adlı 15. yıl dönümü özel turunuzu yeni tamamladınız. Nasıl geçti?
Hem en eski hem de en yeni şarkılar seyircilerde aynı derecede heyecan yarattı. Bir grup şarkı diğerini gölgede bırakmış gibi olmadı yani. Bu yüzden, çok mutluydum.
Gerçekten harika. En büyük heyecanı hangi şarkı yarattı?
“FUKANZEN Beautyfool Days” (不完全Beautyfool Days).
Turlarla ilgili en sevdiğiniz şey nedir?
Turlarla ilgili en sevdiğim şey mi? Konserler dışında mı?
Evet.
Büyük bir tura çıktığımda genellikle yerel bölgelerde kalıyorum. Restoranlara gitmeyi ve müzeleri gezmeyi çok seviyorum. Bir dahakine Amerika’ya gittiğimde NBA maçına gitmek istiyorum. Şu an bilet arıyorum. Her zaman bilet satışlarını takip edeceğim.
Bu inanılmaz bir fırsat o yüzden mutlaka gidin.
Ben böyle şeyleri görmek için farklı ülkeleri gezmeyi seven biriyim. Bu tür geziler beni teşvik ediyor ve yeni işler için yeni fikirler veriyor. Tayland’a gittiğimde Muay Thai maçı izleme fırsatı yakaladım- inanılmazdı.
Kulağa harika geliyor! Japonya’daki konserler konusuna geri dönelim. Turun ilk konseri fan kulübü üyelerine özel olarak gerçekleşti. Atmosfer diğer konserlerden farklı mıydı?
Şarkıların farklılığı açısından mı? Bu sefer çok bir fark yoktu.
“Bu sefer” dediğinize göre, daha önce farklılıklar oluyor muydu?
Eski fan kulüp özel konserlerinin set listlerde ani değişiklikler yaptığımız oluyordu.
Final konserinin tamamında seyircilerin video kaydı almasına izin verildi. Hayranların konserlerin bir kısmını videoya almasına izin vermek son zamanlarda gittikçe artan bir trend haline geldi, ancak konserin tamamının kaydına izin vermek bir ilk oldu. Seyircilere konserin tamamını kaydetme izni vermeye nasıl karar verdiniz?
Günümüzde bir konseri kaydedip sosyal medyaya koymanın en etkili promosyon yöntemi olduğunu düşünüyorum. Herkes nezaket kurallarına uyduğu sürece ben bunda bir sorun görmüyorum.
Gerçekten harika. Yurtdışında konserleri kaydeden ve konseri kayıtlardan izleyen birçok kişi var. Bu sebepten ötürü uzun boylu olmayanların sahneyi göremediğini söyleyenler de yok değil. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Her zaman yapılmadığı ve birazcık olduğu sürece bir sorun görmüyorum ben. Herkes bu konuda çok yetenekli. Örneğin, ben Amerika’ya gittiğimde insanlar bir süre kayıt aldılar ve fotoğraf çektiler ve sonrasında ise eğlenmeye devam ettiler. Japonya’da insanlar henüz buna alışamadı.
22 Kasım’da 15. yıl dönümünüzün bir parçası olarak STREET GOTHIC FES’e ev sahipliği yapacaksınız. Konuk kadrosu çok ilginç görünüyor. Hayranlarınız festivalden neler bekleyebilir?
Hmm. Hepsi son 15 yıldır birlikte çalıştığım sanatçılar o yüzden sanırım sadece benim düzenleyebileceğim oldukça dramatik bir gün olacak.
Kulağa çok heyecan verici geliyor! Kalan zamanımızda sizi biraz daha yakından tanımak istiyoruz. “Sentimental end of the world” (Ç.N. Dünyanın Duygusal Sonu) adlı bir kitap yayımladınız. Neden böyle bir başlık seçtiniz?
Basitçe açıklaması biraz zor. Duygusallık benim yaratıcılığım için en önemli şeylerden biri. O yüzden, küçük bir roman yazarak daha eğlenceli ve basit bir şekilde anlatmak istedim, ve adını bu yüzden “Sentimental end of the world” koydum.
Hayatınızda gittiğiniz ilk konser neydi?
Eğer bir arkadaşımın değil de, profesyonel bir müzisyenin konserinden bahsediyorsak, gittiğim ilk konser Hyde’nindi.
Sözlerini asla unutmayacağınız bir şarkı nedir?
Şu anda, “Ölmekte sorun yok o yüzden sadece hayatını yaşa” [TN: sleepyhead – SHINDEMO II (死んでも良い)].
Müzik dışında çok zaman ayırdığınız bir hobiniz var mı?
Hobilerimden birini işe çevirdim. Onun dışında, basketbolu, seyahat etmeyi ve kahve içmeyi çok seviyorum. Ah, bir de yemek yapmak! Bütün yemeklerimi kendim pişiriyorum.
Röportajımızı kapatırken, denizaşırı hayranlarınız için bir mesajınız var mı?
Verilere baktığımda birçok kişinin müziğimi dinlediğini gördüm. Hatta müziğim Polonya, Fransa gibi ülkelerde listelere bile girdi. Pandemiye rağmen sık sık çeşitli ülkeleri ziyaret edebilmek için elimden geldiğince çabalamak istiyorum.
Interview: Jenny, Chris
Translation: Gamze
It would be great if you could support us with a small donation.
It might not be much for you, but it would help us providing more and better interviews in the future.
With a little bit of your support we might be able to realize even more!